Worldlog Marianne Thieme 9 Ekim 2018


10 Ekim 2018

This year was the tenth time in a row we used Prinsjesdag, the most important political event in the Netherlands, to make a political statement. On Prinsjesdag, which is held every year on the third Tuesday of September, the Dutch government presents its plans for the upcoming parliamentary year. It’s customary for participants to dress in suits and fancy dresses on this day, but we want our outfits to also carry an important message.


Marianne in her ‘Vegetarian Meat Dress’ on Prinsjesdag. The dress was designed by Yasmina Ajbilou, who focuses on zero waste fashion.

I wore a dress carrying all imaginable names of vegan and vegetarian meat products currently on the market in Europe – now that I was still allowed to. Worldwide, lobbyists for the meat industry are looking for ways to remove plant-based meat substitutes from the market or make the names of the products illegal. The last convulsions of the meat industry, which clearly feels the market of cruelty-free products breathing down its neck.

The waistband of the dress carries the name of our new documentary, Powerplant. And I can hereby tell you that filming has been completed! The documentary is about the transition to a plant-based and animal-friendly society and will be released at the beginning of 2019. Around the same time, my new book on idealistic politics will be published. I cannot wait to share all this with you!

After Prinsjesdag, the state budget was discussed in the Dutch Lower House. The government’s explanatory notes on the budget, mainly consisting of self-satisfied political propaganda, proved a missed opportunity. The government congratulated itself on irrelevant figures while passing down the truly important matters, such as a strong and honest environmental policy, to other parties. Why not use the tax reform to give carbon emission its real price? Why not use the VAT increase to make sustainable consumption cheaper and non-sustainable consumption more expensive? Instead of having large companies pay to make the Netherlands sustainable, it is now mainly the citizens that are forced to cover the costs.

Our government has passed down the bill to our children and grandchildren. It has made sustainability the responsibility of companies and social organisations, and it has shied away from legal sanctions. It has been three years since Paris, and we are still making our decisions together with companies, gradually losing sight of our goals. Allowing large companies to take part in the decision-making on laws and regulations that might well increase their costs is never going to work; just as you would not allow an offender to decide on the severity of their own punishment. The same goes for agricultural policies.

Agriculture, specifically livestock farming, is facing major problems: agricultural toxins, ammonia, particular matter, soil contamination, animal suffering, food scandals. More and more experts are saying we will not achieve our climate targets unless we radically reduce livestock numbers, which inevitably means a reduction of the consumption of animal products. And the longer we wait, the more difficult and more expensive it will be for farmers to make the transition. But what does the government do? It continues to seek its salvation in so-called innovation, allowing every opportunity for further intensification and expansion. The subject of reducing livestock numbers is carefully avoided. Narrow economic interests weigh more heavily than human and animal welfare.


Pictures of animal rights protests in Turkey and Ukraine

It is so good to see that, despite the meat industry lobbyists, the animal rights movement is growing on a global scale. For example, a march for animals was organised by Ukrainian animal rights organisation UAnimals in 20 different Ukrainian cities. It was a huge success: in the capital Kiev alone, more than 6,000 people joined the march. On Buyukada, the largest island of Turkey, a protest was organised against animal suffering and the tourist horse-drawn carriages. Last Sunday, many people participated in a Vegan March in Istanbul in order to raise awareness about the great injustice we inflict on animals.

Our sister parties are also very successful. Thanks to our Spanish sister party PACMA, 100,000 people in Madrid took to the streets to demonstrate against the cruel practice of bullfighting. Last week, our Portuguese sister party PAN ensured that the tax exemption for bullfighters will most likely be abolished. As of next year, bullfighters will have to pay taxes just like any other citizen. An important step towards a ban on bullfighting in Portugal.


On World Animal Day, the Party for the Animals draws attention to the farm fires killing hundreds of thousands of animals every year

Last week it was World Animal Day. In several cities in the Netherlands, the Party for the Animals drew attention to the hundreds of thousands of animals burnt alive each year in farm fires. The reason that this is still happening in the Netherlands is purely a political one: a majority of the Lower House systematically votes against stricter fire safety regulations. At the moment, toilet paper is better protected from fire than animals. Unbelievable.

The future is plant-based, and this vegan woman of 96 knows it. An inspiration to us all.

Kind regards,

Marianne

Bu sene 10. kez Hollanda’nın en eski politik geleneği olan Prinsjesdag’da doğru bildiklerimizi anlatmak ve bunların önemini vurgulamak için hazır bulunduk. Prinsjesdag’da, her yıl Eylül ayının 3. Salı günü, kabine gelecek parlementer seneye ilişkin bütçe planlarını açıklar. Bu günde adet olarak herkes en güzel kıyafetlerini giyer, hanımlar gösterişli şapkalarla boy gösterir. Biz ise kıyafetlerimizin önemli mesajlar içermesine özen gösteririz.


Marianne Prinsjesdag’da sıfır atık prensibini tasarımlarında uygulayan modacı Yasmina Ajbilou’nun “Veganist Et Elbisesi”ni giydi.

Bu güne ben de üzerinde şu andaAvrupa’nın hemen her yerinde satışta bulunan akla gelebilecek her türlü veganist ve vejeterjan et ürünlerinin isimleri olan bir elbise giydim. Bu isimler şu anda halen mümkün. Problem şu ki dünyanın çeşitli yerlerindeki hayvancılık endüstrisinde büyük rol oynayan lobiciler, bitki bazlı et müdaillerinin içerisinde “et” ismini barındırmasından çok şikayetçi ve bunun önüne geçmek ve bu tarz isimlerin kullanılmasını yasaklamak için ellerinden gelen herşeyi yapıyorlar. Hayvanlara eziyetin önüne geçmek isteyen bizim gibi aktivistlerin sıcak nefeslerini enselerinde hisseden hayvancılık endüstrisinin en son numarası da bu.

Elbisenin kemerinde son belgeselimiz olan Powerplant’in ismi yer alıyor. Ve de sizlere müjdeji vermek isterim. Powerplant belgeselimizin çekimleri tamamlandı! Hayvanlara eziyet edilmeden, bitki bazlı bir topluma geçişi anlatan belgesel, 2019 başında hazır olacak. İdealist plolitika hakkındaki son kitabım da aynı zamanda raflarda yerini alacak. Her ikisini de sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum.

Prinsjesdag’dan sonra yeni dönem bütçesi Mecliste görüşülmeye başlandı. Hükümetin bütçeye ilişkin açıklaması genel olarak kendini övmekten ibaret ve bu maalesef kaçırılmış bir şans. Hükümet ilgisiz rakamlarla kendini övüp aslında çok gerekli olan güçlü ve adil bir çevre yasaını sürekli erteleyip duruyor. Neden yeni vergi yasası CO2 salınımı konusunun düzenlenmesi için kullanılmıyor? Neden sürdürülebilir yöntemle üretilen ürünlerin KDV’si düşürülmüyor veya çevreye zararlı ürünlerin KDV’si artırılmıyor? Büyük şirketlerin sürdürülebilirliğe katkı sağlaması için çalışmak yerine bu yük sıradan insanların omuzlarına bindiriliyor.

Hükümet faturayı çocuklarımıza ve torunlarımıza kesiyor. Sürdürülebilirlik konusunda sorumluluğu iş dünyasına bırakırken yasal yaptırımlardan da kaçınıyor. Paris iklim anlaşmasının üzerinden üç sene geçmiş olmasında rağmen harekete geçmek yerine hala altyapı için hazırlık yapmakla uğraşıyorlar ve vizyonlarını da gittikçe kaybediyorlar. Büyük şirketlerin giderlerinin artmasına yol açacak çözümler için büyük şirketlerin desteğini beklemek tabii ki de bir çözüme ulaşmamızı sağlamayacak: sizin mallarınızı çalan hırsızın kendisine ceza biçmesini beklemek gibi birşey. Tarım uygulamaları için de aynı durum söz konusu.

Tarım ve özellikle hayvancılık endüstrileri çok önemli problemlerle karşı karşıya: tarım zehiri, amonyak, ince parçacıklı madde, taban kirlenmesi, hayvanlara eziyet ve gıda skandalları gibi. Sayıları gün geçtikçe artan uzmanlar bir konuda hemfikirler: eğer hayvancılık endüstrisindeki hayvan sayısını radikal bir biçimde azaltmazsak çevre hedeflerimize ulaşmamız imkansız. Bu da hayvansal ürünlerin tüketimini gözle görülür bir biçimde azaltmamız anlamına geliyor. Geçiş süreci için ne kadar çok beklersek, hayvancılıkla uğraşan çiftçiler için o kadar zor ve pahalı olacak. Hükümet ne yapıyor? Sözde “yenilikleri destekleme” perdesi ardına saklanıyor ve bu sektörlerin daha da fazla büyümesine ve yoğunlaşmasına göz yumuyor. Hayvan sayısının azaltılmasından korkuyor ve kaçınıyorlar. Kısa vadeli ekonomik çıkarlar hayvan ve insan refahından ağır basıyor.


Türkiye ve Ukrayna’da hayvan hakları için protestolar yapıldı.

Tüm bu hayvancılık endüstrisi lobisine rağmen dünyada hayvan hakları hareketinin büyüdüğünü görmek çok sevindirici. Geçtiğimiz gönlerde Ukrayna hayvan hakları savunucusu örgüt UAnimals Ukrayna’da 20 şehirde hayvan hakları için yürüyüş düzenledi. Yürüyüş sadece başkent Kiev’de 6,000’den fazla katılımcıyla büyük başarıya ulaştı. Aynı zamanda İstanbul’un en büyük adası olan Büyükada’da da (turistik amaçlı) at arabalarının yasaklanması için protesto yürüyüşü yapıldı. Geçtiğimiz Pazar günü yapılan Vegan Yürüyüşü hayvanlara yapılan büyük haksızlıklara dikkat çekmek için birçok kişiyi biraraya topladı.

Kardeş partilerimiz de büyük başarılara imza atıyorlar. İspanyol kardeş partimiz PACMA acımasız boğa güreşlerini protesto etmek için Madrid’de yine 100,000 kişi ile birlikte yürüdü. Portekizli kardeş partimiz PAN ise boğa güreşindeki vergi istisnasının kaldırılması için başarılı adımlar attı. Matadorlar gelecek seneden itibaren normal vatandaşlar gibi vergi ödeyecekler. Portekiz’de boğa güreşlerinin yasaklanması yolunda atılan çok önemli bir adım daha.


Hollanda Hayvanları Koruma Partisi (PvdD) Hayvanları Koruma Günü’nde her sene yüzbinlerce hayvanın telef olmasına yol açan ahır yangınlarında dikkat çekmek için iş başındaydı.

Geçtiğimiz hafta Dünya Hayvanları Koruma Günü’ni kutladık. Hollanda Hayvanları Koruma Partisi PvdD de Hollanda’nın çeşitli yerlerinde her sene yüzbinlerce hayvanın telef olmasına yol açan ahır yangınlarında dikkat çekmek için iş başındaydı. Bu durumun halen meydana geliyor olması tamamen politik bir seçim: Meclisin çoğunluğu ahırlar için daha sıkı yangın güvenlik uygulamalarına red oyu veriyor. Hali hazırda Hollanda’da tuvalet kağıdı yangınlara karşı hayvanlardan daha iyi korunmakta. Anlaşılamaz bir durum.

Gelecek bitkisel. 96 yaşındaki bu veganist bu durumun gayet farkında. Hepimiz için çok ilham verici.

Selamlar!

Marianne