Worldlog Hafta 44 – 2014

Bu hafta size Avrupa’dan haberler ile bașlamak istiyorum. Avrupa parlementosu üyemiz Esther Hazekamp mega balık ağlarının yasaklanması için mücadele başlattı. Birçok kılıçbalığı ve tonbalığı bu büyük ağlar içinde uzun bir ölüm savaşı veriyor. Ama kuşlar, yunusbalıkları, balinalar ve deniz kaplumbağalarıda istenmedik bir şekilde bu ağa takılıp yavaş yavaş boğularak ölüyorlar

Birleşik Milletler 1992’den beri batmayan balık ağları ile çok fazla balık ve bunun beraberinde sudan birçok canlınında tutulması sebebiyle yasaklama kararı almıştır. Ancak Avrupa Birliği bu ağları hala sularından tamamen kaldırtmamıştır. Avrupa Komisyonu batmayan bu ağlardan temelli kurtulmak için tamamen bir yasaklama getiriyor. Harika bir haber! Ama yinede çok heyecanlı bir durum çünki Avrupa parlementosunda birçok siyasi parti batmayan ağların yasaklanmasını engellemeye çalışıyor 🙁

Ayrıca mesai arkadaşım Ester Ouwehand Kanada’nın katranlı kum yağı ithalat yasağına uymadığı takdirde Kanada ile ticari antlaşma yapılmaması için önerge vermiştir. Katranlı kumlardan elde edilen yağ çevreyi en çok kirleten fosil yakıttır. Diğer yağlara göre üç ila beş kat daha fazla CO2 atığına sebep olmaktadır.

Geçenlerde Avrupa Birliği Canada ile serbest ticaret anlaşması yapmıştır, böylelikle daha önce anlaşılan katran kumlardan elde edilen yağın italat yasağı bununla beraber imkansızlaştırılmıştır. Bu sebeple hükümetimizin Canada ile yaptığımız serbest ticaret anlaşmasının onaylamamasını istiyoruz!
Ve biraz daha Avrupa’dan bahsetmek istiyorum. Geçen hafta Millet Meclisinde çok fazla zehir içeren çiçeklerin tanıtımı için sağlanan Avrupa sübvansiyonları ile ilgili soru önergesi verdik. Hollanda Çiçek bürosu Avrupa Birliğinden tanıtım kampanyası için sübvansiyon almaktadır. Sağlanan meblağ Avrupa ziraat ürünleri için yani özellikle gıda için ayrılan (yani çiçekler için değil) bütçeden verilmektedir. Vergi mükelleflerin neden bunun için para vermek zorunda olduklarını merak ediyoruz.

Örneğin zambakların yetiștirilmesinde (vergi paraları ile karșılanan) yıllık hektar başına yaklaşık 100 kg ziraat zehri kullanılıyor. Artik halksağlığı, su kalitesi ve biyodeğişim için doğurduğu sonuçlar biz düșünelim. Hükümetimizin Avrupa Komisyonunda bu çiçeklerin tanıtımına karşı çıkmasıni istiyoruz!

Geçen hafta ayrıca memurların dolaylı olarak emeklilik fonları ile yurtdışındaki modern tavuk çiftliklerine ve mega ahırlara yatırım yapmalarından dolayı soru önergesi verdik. Araştırma bürosu Profundo’nun yaptığı araştırmaya göre Hollanda finans kurumları, yurtdışındakı mega ahırlar ve biyo-değişimin gelişimi için yatırımlar yapıyorlar.

Anladığımız kadarıyla Hollanda memurunun emeklilik fonu Brazilya’daki BFR mega ahırı hissedarıdır. Bu mega ahırlarında hayvan refahı alanında yasa yoktur. Bu emeklilik fonu ayrıca Thailand’da modern tavuk çiftliği inșa eden eden, Thaise Charoen Pokphand’ın hissedarıdrır. Ve geçtiğimiz dört sene içerisinde Brazilya et kurumu Marfrig Alimentos’ın obligasyonuna sahipti. Bu yazının devamını daha sonra okuayabilirsiniz!

Selamlarımla, Marianne

This week I would like to start with news from Europe because our MEP Anja Hazekamp has started fighting for a ban on mega fishing nets. Numerous swordfishes and tunas get stuck and struggle against death in these giant fishing nets. But also birds, dolphins, whales and sea turtles become entangled in these nets and slowly die of suffocation.

The United Nations already decided in 1992 that the use of driftnets had to be prohibited because it caused overfishing and massive by-catches. But the European Union still hasn’t had the nets removed from its waters. The European Commission is now proposing a complete ban to stop the use of driftnets permanently. Brilliant! But it still isn’t over yet because a large number of parties in the European Parliament are trying to block the ban on driftnets 🙁

Additionally, my colleague Esther Ouwehand filed a motion to not enter into a trade agreement with Canada if they do not observe the import ban on tar sands oil. Tar sands oil is the most polluting fossil fuel on earth, representing three to five times the CO2 emission of conventional oil.

The European Union recently entered into a Free Trade Agreement with Canada, which makes the agreed import ban on tar sands oil impossible. That’s why we call on our government to not ratify the Free Trade Agreement with Canada.

And we’re not leaving Europe yet. Last week we raised parliamentary questions about the European subsidies for the promotion of flowers that contain many toxins. It is a fact that the Bloemenbureau Holland (Flower Council) receives subsidy from the European Union for its promotion campaign. The budget is received from the subsidy scheme for European agricultural products and is especially intended for food (thus not for flowers). We can’t understand why the taxpayer has to contribute to this.

For example, 100 kilos of agricultural pesticides per hectare are used for the breeding of lilies (which are promoted with tax money) on an annual basis, with all associated consequences for public health, the quality of water and biodiversity. We call on our government to lodge a notice of objection with the European Commission to the promotion of flowers!

Last week we also raised questions about the indirect investments of public-sector workers through pension funds in battery farms and mega stables abroad. The research consultancy Profundo investigated this, and it appeared that Dutch financial institutions are investors in mega stables and in the developments of factory farming abroad.

For example, we learned that the pension fund of Dutch public-sector workers is a shareholder in the BRF mega stable in Brazil. There is no legislation for animal welfare in this mega stable. Also, the pension fund was a shareholder in Thailand’s Charoen Pokphand, which is building giant battery farms in China. And this pension fund also held bonds of the Brazilian meat company Marfrig Alimentos for the last four years. To be continued!

Greetings, Marianne