Esther’in Bloğu: Sağlıklı bir toplum için eski refleks­lerden vazgeçmek


10 Şubat 2021

Hükümetlerin vatandaşlarının sağlık ve yaşam alanlarını koruma görevlerini yerine getirmelerinin ne kadar gerekli olduğu 2020 yılında iyice ortaya çıktı.

Uluslararası arenada da yankı bulan çocuk bakımı ödeneği skandalı, Hollanda hükümetinin bu alanda sınıfta kaldığının bir örneğidir. Onbinlerce aile kurumsal ırkçılığın kurbanı olmuş, haksızca dolandırıcı olarak damgalanmışlardır. Savunmasız insanlar devlet tarafından aktif olarak hedef alınmış ve travmatize edilmiştir. Devlet bu insanlara bir an önce yardım etmek yerine, bu skandalı örtbas etmeye çalışmıştır.

Hollanda’da 2021 yılı, yapılan bu büyük haksızlık yüzünden Hollanda hükümetinin haklı olarak düşmesiyle başladı. Fakat bu hukuk devletimizi derinden yaraladı. Bütün bunlar olurken, iklim ve biyoçeşitlilik krizinin feci sonuçları vatandaşları beklemekte. Vatandaşların güvenini kazanmak için politikacıların eski reflekslerinden vazgeçip, cesaret göstermeleri ve insan ve hayvan sağlığını ön plana almalarını gerekiyor.

Eski refleksler

Esther Ouwehand ve Hayvanları Koruma Partisi meclis grubu Urgenda’nın devlete karşı açtığı iklim davasına destek veriyor.

İklim örgütü Urgenda, birkaç yıl önce Hollanda hükümetine dava açmayı başararak dünya çapında önemli bir başarıya imza atmıştır. En yüksek mahkeme dahi, hükümetin iklim krizi konusunda yeterli önlem almayarak ve vatandaşların sağlığını yeterince korumayarak, insan haklarını ihlal ettiğine karar verdi. Geçtiğimiz hafta Fransız devleti de, iklim krizine karşı önlem almama konusunda suçlu bulundu.

Bütün bunlar hükümetlerin tutumuyla ilgili, yapısal bir sorundur. Hükümet herkese yetecek temel gelir sağlamak için çalışıp, çevreyi en çok kirletenlere bunun bedelini ödetmek yerine, çevreyi kirleten şirketlerin vergi ödemek zorunda kalmadan kârlarını başka yerlere akıtmalarına izin veriyor. Politikacılar çevreyi kirleten, hayvan ve insan dostu olmayan şirketlerin lobisine yenik düşerek, eski reflekslerine geri dönüyorlar.

Hayvancılık endüstrisiyle ilgili politikalar bunun en önemli örneklerinden biridir. Her geçen dakika, et ve hayvan yemi (soya) için devasa ormanlık alanlar yok oluyor. Virologlar hayvancılık endüstrisinin sağlığımız için oluşturduğu tehlikelere ve korona benzeri virüslerin yayılmasına etkilerine dikkat çekiyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Başkanı’nın da kısa süre önce dediği gibi: Eğer hayvan sağlığına ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yatırım yapmazsak, sağlığımızı korumaya yönelik tüm girişimler başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Fakat buna rağmen politikacılar, hayvancılık endüstrisine mali destek sağlamaya devam ediyorlar.

Korona krizine olan yaklaşımda da bu eski reflekslerin izlerini görüyoruz. Vatandaşlar, kültür sektörü ve küçük işletmeler korona önlemlerine uymak için ellerinden geleni yaparken, koronanın kol gezdiği havacılık sektörü ve mezbahalara izin veriliyor. Hollanda’da geçtiğimiz hafta, akşam saatlerinde sokağa çıkma yasağı yürürlüğe girdi. Neredeyse herkes evde kalmak zorunda, fakat avcıların hayvanları öldürmelerine ve doğanın huzurunu bozmaya devam etmelerine izin veriliyor.

Korona krizi bu eski reflekslerin ve de hayvan ve doğaya yönelik siyasal saygısızlığın göstergesidir. Kriz bizi gelecekteki büyük tehlikelerle yüzleştiriyor. Ama her şey farklı olabilir!

Olumlu değişim

Esther Ouwehand Kanada ile yürürlükte olan doğa, hayvan ve insanlara zararlı CETA ticaret anlaşmasına karşı yapılan eylem için traktöre bindi.

Neyse ki politikacılar cesaret gösterirse, olumlu gelişmelerin de mümkün olduğunu biliyoruz. Hayvanları Koruma Partisi’nin son zamanlarda imza attığı başarılar da bunu gösteriyor.

Hayvanları Koruma Partisi’nin sağlığımızı ve çevreyi korumak amacıyla havacılık sektörünü küçültme çağrısı giderek daha fazla destek buluyor. Bunun yanında partimiz, CETA ve Mercosur Anlaşması gibi, insan ve hayvanlara zararlı serbest ticaret anlaşmalarına karşı direnişe, başarıyla öncülük ediyor.

Yerel ve doğa dostu sebze yetiştiriciliğinin önemi gittikçe daha fazla ilgi görüyor. Endüstriyel hayvancılığın aşamalı olarak ortadan kaldırılması çağrımız, gittikçe daha fazla parti tarafından destekleniyor. Vatandaşlar da gittikçe daha fazla bitkisel gıdaları tercih ediyor. Hayvanları Koruma Partisi’nin yasa tasarısı sayesinde Hollanda hükümeti artık, Avrupa Birliği düzeyinde etin yanı sıra, balık yenmesini öneren reklamlara da mali destek verilmesine karşı çıkmak zorunda. Çünkü bu tür reklamlar çevre hedeflerine ve bilim insanlarının aşırı balık avlanmasını önleme çağrılarına taban tabana zıt.

Partimiz ayrıca vizon çiftliklerinin Hollanda’da bu yıldan itibaren yasaklanmasını sağladı. Kürk ve kürklü ürünlerin ithalatının yasaklanması teklifimiz de kabul edildi. Avrupa Parlamentosu vekilimiz Anja Hazekamp, Avrupa Komisyonu’na bunu AB çapında da yürürlüğe geçirme çağrısında bulundu.

Öte yandan diğer ülkelerdeki kardeş partilerimiz de başarılara imza attı. Örneğin Portekiz’deki kardeş partimiz PAN umumi kantinlerde bitkisel seçenekler sunulmasını ve sirklerde vahşi hayvanların kullanılmasının yasaklanmasını sağladı. Avustralya’daki kardeş partimiz Animal Justice Party orman yangınları gibi doğal afetlerde, hayvanlar için acil durum planı hazırlanmasını sağladı. Ayrıca Avustralya’da da kürkçülük endüstrisine karşı direniş büyüyor.

Birlikte eyleme devam

Esther Ouwehand 2019’daki ilkim yürüyüşünde.

2021’de de insanların, hayvanların ve gezegenimizin sağlıklarını, hükümetin bir numaralı önceliği yapma konusunda baskı yapmaya devam edeceğiz. Birleşmiş Milletler, ekosistemlerin çöküşünün ve iklim değişikliğinin yaratacağı tehlikeleri önlemek için “acil ve benzeri görülmemiş eylem” gerektiğine dikkat çekiyor. Politikacılar artık acilen dikkatlerini iklim ve biyoçeşitlilik krizine karşı önlem almaya yöneltmelilier.

İşin iyi tarafı, böylelikle korona gibi hastalıkların da yayılma şansını azaltabiliriz. Bu nedenle Hayvanları Koruma Partisi hükümete, şu anda korona krizi önlemleri konusunda yaptığı gibi, iklim krizi önlemleri konusunda da, en az ayda bir basın toplantısı yapmasını önerdi.

Küresel ısınmanın en fazla 1,5 derecede kalmasını sağlama konusunda yetersiz olan mevcut iklim yasasının yerine, kısa süre önce “İklim Yasası 1.5” başlıklı yasa tasarımızı sunduk. İklim Yasası 1.5 küresel ısınma tehlikesine karşı gerekli önlemleri almamızı ve bu konudaki bilimsel önerilere uymamızı sağlayacak.

Bunlara ek olarak çevrekırımı – büyük ölçekte doğa tahribatını – suç haline getirmek üzere bir yasa taslağı sunduk. Bu yasa taslağının İngilizce çevirisini burada yayınladık ki, dünyanın her yerinde ulusal reform talepleri için kullanılabilsin. Birlikten güç doğar!

Bir dahaki sefere görüşmek üzere!

Esther Ouwehand
Hayvanları Koruma Partisi Başkanı